A. GERÇEK EVİMİZ DÜNYA
Mavi Gezegenimizi Tanıyalım ve Koruyalım
Üzerinde yaşadığımız Dünya, uzay boşluğunda bulunan Samanyolu galaksisine ait Güneş sistemindeki bir gezegendir.Dünya üzerindeki tüm canlı ve cansızlar arasında karşılıklı işleyen mükemmel bir düzen vardır. Bizim dikkatsizliğimiz sonucu bazı canlıların yok olması, bütün canlıları olumsuz yönde etkiler. Dolayısıyla canlı ve cansızlar arasında var olan düzen bozulur.Dünya’mızı iyi tanımalı, onu korumalıyız.
Dünya’nın Yapısı ve Özellikleri
Dünyamız iç içe geçmiş beş katmandan meydana gelmiştir.
a. Hava Küre (Atmosfer)
Hava küre çeşitli gazların karışımlarından oluşmuştur. Bu gazların % 21’i oksijen, % 78’i azot, % 1’i ise karbondioksit, su buharı ve diğer gazlardır. Hava kürenin ilk 11 km’si canlıların yaşamasına elverişlidir. 11 km’den sonra sıcaklık -50°C’ye kadar düşer. Bu tabakadan sonra havada yaşamak için gerekli oksijen bulunmaz. Yağmur, rüzgar, şimşek, yıldırım gibi olaylar hava kürede gerçekleşir.
Hava kürede bulunan ozon tabakası, Güneş’ten gelen zararlı ışınları engeller.
b. Su Küre (Hidrosfer)
Su küreyi okyanuslar, denizler, göller ve nehirler oluşturur. Yeryüzünün dörtte üçü su ile kaplıdır. Okyanus ve denizlerde yüzeye
yakın yerlerde yaşayan plankton, bakteri ve bitkiler oksijen üretirler. Bu oksijen hem denizlerdeki hem de karalardaki canlılar tarafından tüketilir.
c. Taş Küre (Litosfer)
Yeryüzünün, suyla kaplı olmayan bölümleri ve su kürenin dip kısımlarından itibaren yaklaşık 60 km kalınlıktaki kısmı taş küreyi oluşturur. Kara canlıları, bu tabakayı örten toprak tabakası üzerinde yaşarlar. Toprak tabakası, kaya ve minerallerin parçalanmasıyla
oluşur. Taş küre içine inildikçe her 33 metrede sıcaklık 1°C artar.
ç. Ateş Küre (Pirosfer)
Yapısında demir, nikel, silisyum ve magnezyum bulunan taş kürenin altındaki kısımdır. Ateş küre ortalama 2900 km kalınlığındadır. Ateş küre yaklaşık 2000°C civarında sıvı, hamur kıvamında bulunur. Yanardağlardan çıkan lâvlar bu tabakadan gelir.
d. Ağır Küre (Barisfer)
Dünya’nın çekirdek kısmıdır. Ortalama 4000 km kalınlığa sahiptir. Sıcaklığı yaklaşık 5000°C’dir. Katı hâlde bulunur. Yapısında demir ve nikel bulunur.
Canlıların Yaşamını Etkileyen Faktörler
Yeryüzünde, okyanusların 10 km derinliğinden atmosferin 10 km yüksekliğine kadar yaşayan canlılar vardır. Dünya’nın sahip olduğu fiziksel ve kimyasal özellikler, yeryüzünde canlıların yaşama alanlarını belirler.
İklim
Bir bölgede uzun süre görülen atmosferdeki değişikliklere iklim denir.
Isı
Canlılar arasında yalnız sıcakta, yalnız soğukta ve her iki ortamda da yaşayabilen canlılar vardır.Isı değişimi canlıların yapı, şekil, renk gibi özelliklerin değişmesine sebep olur.
Işık
Bütün canlıların enerji kaynağı Güneş’tir. Güneş ışığı bitkiler aracılığıyla kimyasal bağ enerjisine dönüştürülür. Bitkiler tarafından üretilen besinlerin aktarımıyla bu enerji diğer canlılara taşınır.
Su
Canlıların vücutlarının büyük bölümü sudan oluşur. Su, hücrelerde enzim aktivitesi, madde taşınması, boşaltım vb. canlılık faaliyetleri için gereklidir.
Toprak
Toprağın yapısındaki mineraller ve tuzlar, organik maddeler ve su, bitki örtüsü çeşidini, sıklığını belirler. Toprakta bulunan sodyum, fosfor, kükürt, demir, magnezyum, kalsiyum, azot gibi maddeler bitkiler için gereklidir. Topraktaki bitki örtüsü çeşidi, hayvan türlerini de etkiler.
B. ÇEVREMIZDE HANGI EKOSISTEMLER VAR VE BURALARDA NELER OLUYOR?
1. Doğadaki Maddelerin Dengesinin Korunması
Belirli bir çevre içinde yaşayan canlılarla cansız varlıkların birlikte oluşturduğu yapıya ekosistem denir. Su, toprak ve hava, ekosistemin cansız (abiyotik); bitki, hayvan ve ayrıştırıcılar canlı (biyotik) elemanlarıdır.Bir ekosistemde her elemanın üstlendiği bir görev vardır.
Her ekosistemin kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri vardır. Bir ekosistemde ancak bu özelliklere uyumlu canlılar yaşayabilir. Örneğin kökleri çok uzun olan, yaprağı olmayan ve su depo edebilen kaktüs çöl ekosistemine uygundur. Derisi ve kürkü kalın, yağ depolayabilen kutup ayısı, soğuk kutup ikliminde yaşayabilir. Kara ve su ekosistemi olmak üzere başlıca iki çeşit ekosistem vardır. Orman, çöl, mağara, tundra, çayır, kara ekosistemine; deniz, göl, nehir, bataklık su ekosistemine örnek verilebilir. Büyük alan kaplayan kara ekosistemlerine biyom adı verilir.
Kara ekosistemi Su ekosistemi
1. Orman ekosistemi 1. Okyanus ekosistemi
2. Çöl ekosistemi 2. Deniz ekosistemi
3. Çayır ekosistemi 3. Göl ekosistemi
4. Mağara ekosistemi 4. Nehir ekosistemi
Beslenmelerine Göre Canlıların Sınıflandırılması
Üreticiler: Kendi besinlerini kendileri yapan canlılara denir. Bunlara ototrof canlılar da denir. Yeşil yapraklı bitkiler Güneş’ten gelen ışık, havadaki karbon dioksit ve topraktan aldıkları suyu yapraklarındaki klorofillerde birleştirerek besin ve oksijen üretirler.Bu olaya fotosentez adı verilir.
Fotosentez yapan canlılar, Güneş’ten aldıkları ışık enerjisini yapraklarında kimyasal enerjiye çevirirler. Bitkilerin ürettiği besinin az bir kısmı bitki tarafından kullanılırken, çoğunluğu bitkinin yaprak, gövde ve köklerinde glikoz ya da selüloz şeklinde depo edilir.
Çevremizde gördüğümüz yeşil yapraklı bitkilerin dışında bazı bakteri türleri, yosunlar, öglena ve plankton gibi klorofilli canlılarda fotosentez yaparak besin üretirler.
* Yeşil bitkiler, inorganik maddelerden organik madde üretirler.
Tüketiciler: Bunlara heterotrof canlılar da denir.Tüketiciler, üreticilerin fotosentez sonucu ürettikleri besinlerle yaşamlarını sürdürürler. Yani tüketiciler, üreticileri besin olarak kullanırlar.
Tüketiciler etçil, otçul ve hem etçil hem otçul olmak üzere üç grupta incelenir.
Sadece bitkisel besinlerle beslenen hayvanlara otçul (herbivor) denir. Şapkalı mantar, böcekler, inek, at, koyun, keçi, fil, tavşan gibi Etle beslenen hayvanlara etçil (karnivor) canlılar adı verilir.Aslan, kartal, yılan, kaplan gibi. Böcekleri yiyen kuşlar, balıklar bu gruba
girer. Etçil hayvanlara etobur hayvanlar da denir.
Bazı canlılar, hem bitkisel hem hayvansal besinlerle beslenir. Bu tip canlılara hem etçil hem otçul (hepçil, omnivor canlılar) adı verilir. Insan, kedi, kaplumbağa, kurbağa ve köpek bunlardan bazılarıdır.
Hem Üretici Hem Tüketiciler: İbrik otu ve sinek kapan bitkileri bu gruba girer. Bu bitkiler fotosentez yaparak besin üretirler. Fakat azot ihtiyacını karşılamak için bazı böcekleri yakalayarak onları sindirebilirler. Dolayısıyla her iki gruba girerler.
Ayrıştırıcılar
Bitki ve hayvan artıklarını ve canlı ölülerini parçalayarak beslenen canlılara ayrıştırıcılar (saprofit canlılar) denir. Ayrıştırıcılar, canlı vücutlarındaki organik maddeleri parçalayarak inorganik maddelere dönüştürürler. Böylece, başlangıçta bitkilerden besin yoluyla canlı vücuduna giren topraktaki bazı maddeler, canlı vücudunun ölmesiyle tekrar toprağa karışır. Toprakta yaşayan ve çürükçül olarak beslenen bakteri ve mantarlar, ayrıştırıcılar grubuna girer. Bunlara mikro organizma da denir. Ayrıştırıcıların canlı artıklarını ayrıştırması sonucu toprak mineral bakımından zenginleşir. Toprağa karışan mineraller, suda çözünerek bitkiler tarafından tekrar kullanılır.
a. Beslenme Döngüleri
Canlıların birbiriyle ve cansızlarla yaptıkları madde alışverişi, tabiattaki dengenin korunmasını sağlar. Bir ekosistemde üretici ve tüketiciler aynı ortamda yaşarlar. Bir canlının varlığı diğer canlılar için önemlidir. Bitkilerin olmadığı bir ortamda hayvanların
uzun süre yaşaması mümkün değildir. Bir ekosistemde yaşayan tüm canlılar, beslenme yönüyle birbirine bağlıdır. Canlılar arasındaki bu bağlılık, üreticilerden, tüketici ve ayrıştırıcılara kadar uzanır. Beslenme açısından canlılar arasındaki var olan bu ilişkiye, besin
zinciri ya da beslenme döngüsü adı verilir.
Üreticiler yaşayabilmek için topraktaki minerallere ihtiyaç duyarlar. Üreticilerin ürettiği besinler tüketiciler tarafından kullanılır. Dolayısıyla tüketiciler, üreticilere, üreticiler topraktaki ayrıştırıcılara muhtaçtır.