Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Işık
Işık, yüksek derecede ısıtılan cisimlerin ya da çeşitli biçimleriyle uyarılan cisimlerin yaydığı, gözle görülen ışımaya denir. Işık çevremizdeki cisimleri görmemizi sağlayan enerjinin özel bir şeklidir.
Güneş ve diğer yıldızlar gibi kendiliğinden ışık vererek çevresini aydınlatan cisimlere doğal ışık kaynağı denir. Mum, elektrik ampulü, kandil ve ateş gibi kaynaklar da yapay ışık kaynaklarıdır. Belirli koşullar sağlandığında bu maddeler, ışık kaynağı hâline gelir. Isıtılan demir akkor hâline geldikten sonra, çevresine parlak bir ışık yayar. Yanmakta olan mum ve petrol alevi çevreyi aydınlatır.
Maddeler, ışığı geçirip geçirmeme derecesine göre üç grupta toplanır. Üzerine düşen ışığın büyük bir kısmını geçiren maddelere “saydam madde” denir. Hava, su ve cam gibi maddeler saydamdır. Gazlar genellikle ışığı geçirir. Benzin, gaz yağı, kolonya ışığı geçirir. Bazı maddelerse ışığın bir kısmını geçirip bir kısmını geçirmez. Böyle maddelere “yarı saydam madde” denir. Buzlu cam, mika ve yağlı kâğıt gibi maddeler yarı saydamdır.
Üzerine düşen ışık ışınlarının tümünün geçişini engelleyen maddelere “saydam olmayan (opak) madde” adı verilir. Kâğıt, odun, taş ve metaller saydam değildir. Cıva, süt, fuel-oil gibi sıvılar da ışığı geçirmez. Bu yüzden saydam olmayan maddeler, bir ışık kaynağı önüne konulursa, cismin arkasında koyu karanlık bir bölge oluşur.
Kalınlığı artan maddelerin saydamlığı azalır. Su, saydam bir maddedir. Oysa denizlerde derinlere inildikçe suyun saydamlığı azalır ve ışığı daha az geçirir.
Sıvılar genellikle ışığı geçirir. Ancak tüm sıvılarda ışık geçirgenliği aynı değildir. Sirke, alkol, asit gibi sıvılar farklı oranda geçirir. İçme suyu ışığı büyük oranda geçirir. Fakat içine süt tozu veya sulu boya katılırsa ışığı geçirmediğini görürüz.
Işığın Yansıması
Işık kaynağından çıkarak çevreye yayılan ışın demetleri, bir yüzeye çarpınca yön değiştirerek geldiği ortama geri döner. Bu olaya “yansıma” denir. Çevremizdeki cisimleri, gözümüze yansıyarak gelen ışınlar sayesinde görürüz. Periskop, mikrodalga fırın, teleskop, ışıldak, deniz feneri, otomobil farı, uydu yayınlarını alan çanak antenler ve dikiz aynaları, yansıma olayından yararlanarak yapılmaktadır.
Yansıma olayında, ışık kaynağından çıkarak bir yüzeye ulaşan ışına “gelen ışın”, yüzeyden geldiği ortama geri dönen ışına da “yansıyan ışın” denir. Işığın aynaya düştüğü noktadan aynaya çizilen dikmeye “normal” denir. Gelen ışının normalle yaptığı açıya “gelme açısı”, normalle yansıyan ışın arasındaki açıya da “yansıma açısı” denir. Yansıma yasalarına göre, gelen ışın, yansıyan ışın ve ayna normal aynı düzlemdedir. Gelme açısının değeri yansıma açısının değerine eşittir.
Aynalar ve cilâlanmış yüzeyler parlaktır. Üzerlerine düşen ışığı düzenli olarak yansıtırlar. Paralel ışın demeti böyle düzgün yüzeylere düştüğünde, o yüzeylerden yine paralel olarak yansır. Bu tür yansımaya düzgün yansıma denir.
Mikroskop altında incelediğimizde, birçok maddenin yüzeyinde küçük düzensizlikler vardır. Paralel ışın demeti bu çeşit bir yüzeye düştüğü zaman değişik yönlere doğru yansır. Bu olaya ise “dağınık yansıma” denir. Tahta, kâğıt, duvar gibi yüzeylerde dağınık yansıma görülür. Dağınık yansıma sonucu aydınlatılmış cisimleri görebiliriz.
Işık Madde ile Karşılaştığında Ne Olur?
***Işık madde ile etkileşince ona çarpıp yansıyabilir. Böylece cisimleri görürüz. Karanlık ortam da ışık maddeye çarpıp yansımadığı için cisimleri göremiyoruz.
YANSIMA KANUNLARI:
1- Gelen ışın, yansıyan ışın, normal ayni düzlemdedir.
2- Gelme açısı yansıma açısına eşittir.
3- Normal doğrultusunda gelen ışınlar geldikleri doğrultuda geri yansırlar
Işık madde ile etkileşince ona çarpıp yansıyabilir. Böylece cisimleri görürüz. Karanlık ortam da ışık maddeye çarpıp yansımadığı için cisimleri göremiyoruz.
Ay, güneşten gelen ışığı dünyaya yansıtıyor. Böylece ayı görüyoruz.
Düzlem aynada ışığın yansıması Normalle eşit açı yapacak şekildedir. Yüzey normali ışığın aynaya çarptığı noktadan ayna düzlemine dik olarak çizilir. Gelen ışığın normalle yaptığı açı gelme açısı (i), yansıyan ışığın normalle yaptığı açı yansıma açısıdır (r). Gelme açısı yansıma açısına eşittir.
Ayna, ışığın % 100'e yakın bir kısmını düzgün olarak yansıtan cilalı yüzeydir. Metal yüzeylerin parlatılmasıyla ilk ayna elde edilmiştir. Daha sonraları ise, cam levhaların bir yüzeyleri civa amalgamları ile kaplanarak, ayna elde edilmiştir. Günümüzde ise, genellikle cam levhaların bir yüzü, ince bir gümüş tabakası ile sırlanarak elde edilir. Bazen gümüş yerine alüminyum, altın, hatta platin dahi kullanılır. Alüminyum sırlı aynalar, dalga boyu 0,4 mikrondan küçük olan morötesi ışınları da yansıtırlar. Aynalar; düz, küresel ve parabolik diye üç gruba ayrılırlar. Bilimsel çalışmalarda kullanılan aynalarda ise, camın ışığın bir bölümünü soğurmasını önlemek amacıyla ön yüzler de gümüşlenir.
DÜZ AYNADA GÖRÜNTÜ
Bir cismin veya noktanın düz bir aynada görünen şekline görüntü denir. Düzlem aynada görüntü, cismin tam simetriğidir. Yani cisim ve görüntünün, aynaya uzaklıkları ve boyları birbirine eşittir. Görüntü gerçek değildir, zahiridir(gerçek olmayan). Çünkü aynanın içinde imiş gibi görünür. Zahiri görüntüyü bir ekran üzerine düşürmek mümkün değildir.
Küresel aynalar Yansıtıcı yüzeyi, küre kapağı şeklinde olan aynalardır. Yansıtıcı yüzey, küre kapağının iç yüzeyi ise bu aynalara çukur, konkav veya iç bükey aynalar denir. Yansıtıcı yüzey, küre kapağının dış yüzeyi ise böyle aynalara tümsek, konveks veya dış bükey aynalar denir.
KÜRESEL AYNADA GÖRÜNTÜ
Küresel yüzeyin merkezinden geçen eksene asal eksen veya optik eksen denir. Asal eksenin aynayı kestiği noktaya tepe noktası, tepe noktası ile merkezin tam ortasına da odak noktası adı verilir. Asal eksene paralel olarak gelen ışınlar, yansıdıktan sonra odaktan geçerler. Odaktan geçerek gelen ışınlar ise asal eksene paralel olarak yansırlar. Merkezden geçen ışınlar aynı yoldan geriye yansırlar. Tepe noktasına gelen ışınlar ise asal eksen ile meydana getirdiği açı kadar diğer tarafta açı yaparak yansırlar.
Çukur aynada, merkezin dış tarafındaki bir cismin görüntüsü, merkez ile odak arasında cisimden küçük, ters ve gerçek bir görüntüdür. Cisim merkezken görüntüsü de merkezde ters, gerçek ve boyu cismin boyuna eşittir. Cisim merkezle odak arasındayken görüntü merkezin dışında ters, gerçek ve cisimden büyüktür. Cisim odak ile ayna arasında ise, görüntüsü aynanın arkasında düz, zahiri ve cisimden büyüktür. Bir ampul çukur aynanın önünde odak noktasına konulursa ışınlar tek bir yönde yayılır. Çukur aynanın bu özelliğinden dolayı çok yüksek sıcaklıklar elde edilir. Güneş fırınlarını dağcılar, askerler ve arazide çalışan işçiler yemek pişirmek amacıyla kullanır.
Tümsek aynanın önünde bulunan bir cismin görüntüsü ise, daima odak ile ayna arasında, cisimden küçük, düz ve zahiridir. Cisim, aynanın tepe noktasına geldiği zaman, görüntünün boyu cismin boyuna eşit olur.
Aynalarda ışıkların yansıması kanunlarını bulan, İbn-i Heysem'dir
.
Kullanıldığı yerler:
Tümsek aynalar, seyahat otobüslerinde dikiz aynası olarak, mağazalarda güvenlik amaçlı olarak ve makyaj aynalarında, teleskop imalinde de kullanılır. Tepe noktası delinmiş tümsek aynalar ise kulak, burun, boğaz boşluklarını incelemede kullanılır.
Çukur aynalar ise mikroskoplarda, diş muayenesinde, makyaj aynasında, ışıldaklarda, araba farlarında ve el fenerlerinde, güneş fırınlarında ve teleskoplarda kullanılır.
Parabolik aynalar: Yansıtıcı yüzeyleri parabolik olan aynalardır. Otomobil farlarındaki aynalar birer parabolik aynadır.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 17 ziyaretçi (22 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|